6 Kasım 2011 Pazar

Küçük Biz'i Çok Özledim

Bir günün geleceğini ve benim de 'Bizim zamanımızda..' diye başlayan cümleler kurabileceğimi hiç tahmin etmezdim ama, doğruyu söylemek gerekirse küçük bizi çok özledim. Dünyanın en şanslı küçükleriydik biz, şimdiki küçükler adına çok üzgün hissediyorum.

Bizim zamanımızda bayramlar muhteşemdi.

Bayramdan birkaç gün önce annemiz bizi elimizden tutar, bayramlık alışverişine çıkarırdı. Cicili bicili birer kıyafet alır, sonra heyecanla beklemeye başlardık. Acaba kendimizle yakın yaştaki kuzenlerimiz, yeğenlerimiz ne giyecek, acaba en güzel elbise benimki mi yoksa başkasının elbisesini kendiminkinden daha çok beğenecek miyim diye heyecanla beklemeye.

Biz beklerken, annelerimiz mutfağı mis gibi kokutmaya başlardı. Sarmalar mı sarılmazdı, börekler mi açılmazdı, ve mis gibi tatlılar. Bayram telaşıyla günlerce süren temizliğin steril kokusu mutfakta yoğunlaşan yemek kokularına karışır, değişik huzurlu bir atmosfer yaratırdı biz çocuklara. Huzurlu bir telaştı o, hatırlıyorum.

Ailemizin bayramlaşmaya gelen çocuklara vermek için aldığı çikolatalardan ve şekerlerden aşırırdık. Ben en çok içi vişne dolgulu olan yumuşak şekerlerden severdim, Yağmur için de ondan saklardım cebime hep. Cebimde ısınır, yavşar ve vıcığı çıkardı; o halde Yağmur'a uzatırdım. Bazen yarısını ısırır geri kalanını bana verirdi. Yarım şekerle mutlu olurduk tüm gün sonra. Hatırlıyorum.

Camın önünde dikilip kesilen hayvanlara bakarak 'Acaba anneleri üzülmüş müdür? Yavruları ağlamış mıdır?' diye düşünen tek çocuk olmadığımı da biliyorum. Kurbanlıkların satın alınıp bahçeye bağlandığı zamanlarda bakkala filan giderken ödüm kopardı koyunlarla göz göze gelmekten, göz göze gelince üzülürdüm. 'Yediğin etler de hep o hayvanların etleri ama annem..' derdi annem, yediğim etlerle hiç göz göze gelmedim ki diye düşünürdüm.

Babaannemlerde yenilen öğle yemeğinde, dedem 'Sarı kola içer misiniz çocuklar?' diye sorardı. İçimden kıkırdardım, sevinirdim de. Akşam yemeği için anneannemde toplanıldığında, biriktirdiğim bayram hasılatını kuzenlerimle ve kardeşlerimle yarıştırırdım. En çok parayı hep babam verirdi. Keyiflenirdim. [İnanır mısınız bilmem ama babam bana hala bayram harçlığı veriyor, hem de en çok!]

'Aman eve misafir gelir, bizi bulamaz.' diye kısa sürerdi herkesin bayram ziyareti. Şehir dışından bile akraba gelirdi bayramlaşmaya, hatırlıyorum. Artık gelmiyorlar. Artık şeker için kapıyı çalan çocuklara evde yokmuşuz taklidi yapıyoruz, hatta toplumumuzdan bazı hayvanlar o çocuklara tecavüz ediyor, öldürüyor.

Hala küçük bir çocuk olsaydım mesela, bu gece heyecandan uyuyamazdım. Şimdi yarına 'Oh, okul yok iş yok güç yok, öğlene kadar uyu!' gözüyle bakıyorum. Bu çok acı.

Bayramlar asıl amaçlarını unuttu, o amaçlara ulaşamaya ulaşamaya. Hani sevdiklerimizle bir araya gelirdik, uzun süre görmediğimiz akrabalarımızı görür keyifli sohbetler ederdik, küsler barışırdı, çocuklar sevindirilirdi. Şeker komasına giresiye tatlı ve çikolata yerdik.

Çok özlüyorum ben o şekerli günleri, ne denebilir ki..
Yine de 'keşke büyümeseydim' dedikten hemen sonra, 'iyiki o zamanlarda çocukmuşum da büyümüşüm.' diye düzeltiyorum kendimi. Şimdiki çocuklar, onlar gerçekten çok şanssızlar.
Biz en azından bayramlarda çok mutluyduk.
Diyor Selcandy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder