30 Ekim 2011 Pazar

Odamdan çıkmak için bir neden bulamam konusunda çok istekliyim ama sadece bir istek olarak kalıyor.Bu bir kural halinde.Tekrar içeri girdiğimde hemen bir neden aramaya koyuluyorum.Dışarı çıktığımda ise uzağa gitmiyorum.Ortalama 2 blok kadar bir çember içinde dolaşıp dönüyorum.Sürekli olarak da tanıdık biriyle karşılaşacağımdan ve şaşkınlıkla bana sorular yönelteceklerinden korkuyorum.Kente inmekten kaçınıyorum.İnmekten kaçınıyorum.İnmek zorunda kaldığım zamanlarda da belli sokaklardan özellikle geçmiyorum.Sanırım okul günlerimden kalma bir duyguyla günün ortasında boş ve tembel tembel sokaklarda gezinmek aykırı geliyor bana.Ama hayat kentte var yaşadığım yer şehirden biraz uzakta...

22 Ekim 2011 Cumartesi

Küçük Prens Dedi Ki

“Evet, güzelsiniz. Ama boşsunuz. Sizin için kimse yaşamını feda etmez. Yoldan geçen herhangi biri, benim gülümün de size benzediğini söyleyebilir. Ama benim gülüm sizin her birinizden çok daha önemlidir. Çünkü ben onu suladım. Ve onu camdan bir korunakla korudum. Önüne bir perde gererek rüzgarın onu üşütmesini engelledim. Tırtılları onun için öldürdüm ama birkaç tanesini kelebek olmaları için bıraktım. Onun şikayetlerini ve övünmelerini dinledim. Ve bazen de suskunluklarına katlandım. Çünkü o benim gülüm.” 

3 Ekim 2011 Pazartesi


her yeri tırmalıyorum
duvarları, yatağımın daha yeni değişmiş nevresimini, avuçlarımın içini.
tırnaklarımı yememin üzerinden bir hafta geçti mi bilmiyorum.
alışmışım galiba hayatımı haftalara sığdırmaya.
sana bir şeyler anlatmaya çalışmadığım her dakika garipleştiğimi hissediyorum.
yani bu, sen değilsen, içimdeki bu his.
başka ne olabilir ki?
çok alakasız bir başka adamın kokusunu duyuyorum, sonra burnumdan onu da siliyorum,
tekrar hatırlamamak üzere.
- müziği sen mi kapattın?
bu gece oturup sıkıntıdan yıldızları sayıyorum.
kötü alışkanlıklarımın arasında sigaranın olmamasına şaşırıyorum.
sanırım hala biraz küçüğüm.
- biraz mı?
kendime yaptıklarımın hesabını vermeye çalışmıyorum.
bunu yapamayacağımdan eminim, ben kendimi tanıyorum.
kendimi tanıdığımı düşünüyorum.
ya da mesela bu gece kendimi tanıyarak büyüyorum.
hayatımdaki -bu gece-lerin anlamını ben de anlayamıyorum.
ağlıyorum.
bacaklarım uyuşuyor.
aynı şekilde uzun süre oturmaya dayanamıyorum.
aynı cümle üzerinde uzun süre kafa yoramıyorum.
uzun kelimelerden hoşlanmıyorum,
ve kafamdaki bu harflerle güzel paragraflar oluşturamıyorum.
gün doğmak üzere, hala uyumadım.
bu gece uyumayı denemiyorum.
kaçıncı yıldızda kaldığımı unuttum.
benim için sadece üç yıldız vardı.
ortadaki, soldaki ve sağdaki.
bir adamın kafasından kendi adımı bulup çıkartıyorum.
onu hırpalıyorum, ona zarar veriyorum ve bunu yaparken galiba mutlu oluyorum.
hayır.
onu hırpalarken değil, onu severken mutlu oluyorum.
bir adam var ve onun hakkında onu sevmek dışında bir şeyler düşünmediğim sürece,
o adama aşık oluyorum.
bu küçücük odanın içinde gittikçe daha da küçülüyorum.
elim kolum bağlı, hiç bir şey yapamadan durmayı seviyorum,
en azından çektiğim acıdan haz alabiliyorum.
- bazen.
kendimi tanıdığımı düşünüyorum,
bu gece kendimi kendime tanıttığımı düşünüyorum.
nevresimi tırmalıyorum
ve bu gece uyumayı denemiyorum.

2 Ekim 2011 Pazar

Gelme


şarkı

bilmiyorum. artık hayatım sadece ''bilmiyorum'' lafından ibaret.

bazen diyorum ki ''neden böyleyim''

-bilmiyorum

yalnızlığımın bu kadar derine işlemesini anlayamıyorum

çok mu çirkinim çok mu kötü biriyim çok mu iticiyim.

-bilmiyorum

tek istediğim sadece yaşadıklarımın cevabını verebilecek biri.

yok. ''neden?'' diye soruyorum kendime hiç bir cevap veremiyor yalnızlığım.oda bilmiyor çünkü.

yazmaya başlıyorum bende. yarı da kalıyor, olmuyor.

kelimeler yetersiz kalıyor. bunları anlatmam için bir kelimem bile yok.

sonra diyorum ki ''bir gün senin de güvenebileceğin bir adam çıkacak karşına''

bir gün? hangi gün? o gün ne zaman gelicek? hangi adam bana yardım edecek? hangi adam mutlu olmamı sağlayacak?

-bilmiyorum.

sonra eskiyi hatırlıyorum. ne kadar çok hata yaptığımı hatırlıyorum.

birden kendimden nefret ediyorum. kaybetmemem gereken insanları kaybetmişim.

yalnızlığımın derin olması buna bağlı belki de. bazen insanlardan o kadar soyutlanıyorum ki yüzlerine bakamıyorum.

hayal kuruyorum. mutlu olduğumu, aşık olduğumu. yapamayacağımı anlıyorum. çünkü birine bağlanmak bana göre değil.

her zaman kaçıyorum. yapabildiğim tek şey kaçabilmek.

gelme diyorum sonra. ''gelme çünkü ben seni hakketmiyorum'' gelme çünkü seni incitmek istemiyorum.

hoş, gelmiyor ya oda. gelmeyecek.

cevap vermiyor yine yalnızlığım. veremiyor.

üzülüyorum. ''belki'' diyorum ''belki bir gün...''

ama biliyorum ki o ''bir gün'' asla gelmeyecek.

ve tekrar nefret ediyorum kendimden. ne mutlu olabildiğim ne de birini mutlu edemediğim için.

gelme diyorum tekrar. gelme, o kadar yalnızım ki eğer gelirsen seni üzerim.

sana zarar vermek istemiyorum.

artık kendimden nefret etmek istemiyorum.

''gelme''