10 Eylül 2012 Pazartesi



“erkek mi olacaksın kadın mı acaba, kadın olmanı isterdim. günün birinde benim başıma gelenin senin de başına gelmesini isterdim. kadın doğmanın büyük bir bahtsızlık olduğunu düşünen annemle aynı görüşte değilim.annem, çok mutsuz olduğu anlarda içini çeker, “ah, keşke erkek olsaydım” der.

biliyorum, erkekler tarafından, erkekler için düzenlenmiş bir dünya bizimkisi. diktatörlükleri öylesine eski 
ki, dilleri bile etkisi altına almış. çoğu dillerde erkek, hem erkek hem kadın demek, erkek her dilde bir üstün üstünlük sıfatı. gene, erkeklerin yaşamı açıklamak için uydurdukları efsanelerde, ilk insanın adem. havva sonradan geliyor, ona zevk vermek ve başına işler açmak için.

kiliseleri süsleyen resimlerde tanrı sakallı, yaşlı bir adam olarak gösteriliyor, hiçbir zaman ak saçlı bir kadın olarak değil. tüm yiğitler erkek, ışığı bulan prometheus’dan uçmaya kalkan icarus’a, tanrının oğlu olarak nitelenen isa’ya değil; sanki onu doğuran kadın bir kuluçka makinesi ya da bir sütnineymiş gibi.

ama işte, belki de sırf bu nedenlerle kadın olmak çok harika bir şey. nasıl da cesaret isteyen bir serüven. hiçbir zaman sıkıcı olmayan bir meydan okuma.

kadın doğarsan yapacak o kadar şeyin olacak ki. bi kere, tanrı varsa eğer ak saçlı bir yaşlı kadın ya da güzel bir genç kız olabileceği düşüncesini savunmaya çalışacaksın sürekli. sonra, havva ağaçtan elmayı kopardığı gün cennete giren şeyin günah değil de, o eşsiz erdem, itaatsizlik olduğunu anlatmaya çalışacaksın herkese. son olarak, o yumuşak, biçimli gövdenin içinde bir yerde sesini duyurmaya uğraşan bir zekan olduğunu göstermeye çalışacaksın.

ana olmak, bir iş değildir. bir görev bile değildir. yalnızca sahip olduğun bir çok haktan biridir. bunu söyleyebilmek, anlatabilmek için ne çok çaba harcayacaksın. ve çoğu kez, hemen hemen her zaman yenilgiye uğrayacaksın. ama cesaretini yitirmemelisin. savaşmak kazanmaktan çok daha iyi, yolculuk yapmak varmaktan çok daha güzel; bir kez kazandın mı, ya da gideceğin yere vardın mı, engin bir boşluktan başka bir şey duymazsın. bu boşluğu yenmek için de yola çıkmak zorundasın, yeni amaçlar yaratmak.

evet, evet umarım kadın olursun. ve umarım annemin dediğini demezsin. ben hiç demedim.”

-oriana fallaci