3 Ekim 2011 Pazartesi


her yeri tırmalıyorum
duvarları, yatağımın daha yeni değişmiş nevresimini, avuçlarımın içini.
tırnaklarımı yememin üzerinden bir hafta geçti mi bilmiyorum.
alışmışım galiba hayatımı haftalara sığdırmaya.
sana bir şeyler anlatmaya çalışmadığım her dakika garipleştiğimi hissediyorum.
yani bu, sen değilsen, içimdeki bu his.
başka ne olabilir ki?
çok alakasız bir başka adamın kokusunu duyuyorum, sonra burnumdan onu da siliyorum,
tekrar hatırlamamak üzere.
- müziği sen mi kapattın?
bu gece oturup sıkıntıdan yıldızları sayıyorum.
kötü alışkanlıklarımın arasında sigaranın olmamasına şaşırıyorum.
sanırım hala biraz küçüğüm.
- biraz mı?
kendime yaptıklarımın hesabını vermeye çalışmıyorum.
bunu yapamayacağımdan eminim, ben kendimi tanıyorum.
kendimi tanıdığımı düşünüyorum.
ya da mesela bu gece kendimi tanıyarak büyüyorum.
hayatımdaki -bu gece-lerin anlamını ben de anlayamıyorum.
ağlıyorum.
bacaklarım uyuşuyor.
aynı şekilde uzun süre oturmaya dayanamıyorum.
aynı cümle üzerinde uzun süre kafa yoramıyorum.
uzun kelimelerden hoşlanmıyorum,
ve kafamdaki bu harflerle güzel paragraflar oluşturamıyorum.
gün doğmak üzere, hala uyumadım.
bu gece uyumayı denemiyorum.
kaçıncı yıldızda kaldığımı unuttum.
benim için sadece üç yıldız vardı.
ortadaki, soldaki ve sağdaki.
bir adamın kafasından kendi adımı bulup çıkartıyorum.
onu hırpalıyorum, ona zarar veriyorum ve bunu yaparken galiba mutlu oluyorum.
hayır.
onu hırpalarken değil, onu severken mutlu oluyorum.
bir adam var ve onun hakkında onu sevmek dışında bir şeyler düşünmediğim sürece,
o adama aşık oluyorum.
bu küçücük odanın içinde gittikçe daha da küçülüyorum.
elim kolum bağlı, hiç bir şey yapamadan durmayı seviyorum,
en azından çektiğim acıdan haz alabiliyorum.
- bazen.
kendimi tanıdığımı düşünüyorum,
bu gece kendimi kendime tanıttığımı düşünüyorum.
nevresimi tırmalıyorum
ve bu gece uyumayı denemiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder